GÖRMEDİM, DUYMADIM, BİLMİYORUM: O ZAMAN KİM BU ZORBALAR?
Şişman bir ilkokul öğrencisinin okuldaki arkadaşlarının onunla dalga geçtiğini, tombik gibi lakaplar taktığını, bir yöneticinin sırf toplantıda kendi fikri beğenilmedi diye çalışanına baskı yaptığını, her hareketini izlemeye başladığını, yapılan işe hep bir bahane bulduğunu, küçük bir anlaşmazlıktan hemen sonra arkadaş grubundan dışlanan kişileri ya da komşusu hakkında dedikodu çıkartarak çevreden ayıplanmasını sağlayanları vb. birçok olayı duymuşsunuzdur. Hatta belki bizzat siz mağdur ya da suçlusunuz. Peki, burada bahsedilen suç ne? ZORBALIK. Oxford’un 2003 basımlı sözlüğünde zorbalık, kırılgan olarak görülen kişilere zarar verme veya sindirmeye çalışmak olarak açıklanmış.
Nerede ya da Nasıl?
Zorbalığın birçok şekli vardır; okulda, işte, toplulukta, kursta, anne babanızın kendi isteklerini size dayatması ile en yakınınızda ailede hatta sosyal medyada kısacası diğer insanlarla etkileşime girdiğimiz her ortamda zorbalıkla karşılaşabiliriz. Zorbalığı günlük hayatta yaşadığımız tartışmalardan ayıran nokta bu davranışların bir kereye mahsus olmayan süreğen bir durum olmasıdır.
Zorbalığın Kaynağı
Zorbalığın başlıca nedeni güç dengesizliğidir. Kendini, otoritesini, güçlü olduğunu kanıtlama ihtiyacı hisseden kişi bulunduğu ortamdaki daha pasif ya da astı olan kişiye bazen de içten içe kendisine potansiyel rakip olarak gördüğü kişiye karşı olumsuz duygular geliştirmeye düşmanca tavır sergilemeye başlar. Bunu tek başına ya da topluluktaki destekçileri ile birlikte yapabilir. Bu durumda zorbalığın adı “mobbing” olur.
Zorbanın destekçi bulmakta zorlanmamasının nedeni destekçilerinin de güç ve otorite ispatlama ihtiyacı hissetmesi olabileceği gibi birçok kez tek amaç o andaki hedef ile iş bittiğinde, sıranın kendisine geleceğinden korkması bu yüzden güçlü olanın arkasında durarak dikkat çekmemeye çalışması da olabilir. Daha çok çocuklar ve ergenler arasında görülen haliyle (akran zorbalığı) sadece eğlence amaçlı da olabilir. Zorbalığın sadece sözel ve/veya fiziksel olmadığını, dışlama ile sessizce yapılabileceğini ya da sosyal medyada ki yorumlar ile siber zorbalık olarak da karşımıza çıktığını unutmamak gerekir.
Zorbanın Öyküsü
Beni en çok şaşırtan yanı ise zorbalık kelimesinin 1530’larda her iki cinsiyete karşı da kullanılabilen, tatlım (sweet heart) anlamına gelen ‘boel’ kelimesinden türemiş olmasıydı. Kelime zamanla Almanya’da erkek kardeşim/arkadaşım (brother) anlamına gelen ‘buole’ ye dönüşerek gitgide daha az sevgi ifade etmeye başlamıştır.1700’lere doğru ise iyi arkadaştan ziyade zayıflara zarar veren, kabadayı kişiler için kullanılmıştır. Anladığım kadarıyla bunun sebebi, kelime birbirini çok seven sıkı dostlar, aşıklar arasında sevimli kabadayı (lovable bully) anlamındayken ilişkiler nefretle bitince aşıkların gazabına uğrayıp zorba (bully) ‘ya dönüşmesiymiş.
Bir yazıda bunu fahişenin-koruyucusu ile arasındaki sevgi-nefret ilişkisine benzettiklerini okumuştum. Herhalde bunun sebebi koruyucunun asıl amacının sevmek değil, dilediği gibi hükmedebileceği güçsüz, sindirmeye hazır kişiyi kaybetmemekti. Kendisine güçlü olduğunu hissettiren nesneyi/totemi hep elinde tutarak sevginin arkasına saklanmış bir nefret duygusu olmasıydı. Peki ya en tatlı sevgi hali için kullanılırken keskin bir anlam değişimi yaşayarak, nefret ve güç yarışını temsil eden bu kelimenin anlamını unutturamasak ya da değiştiremesek de en azından daha az duyamaz mıyız?
Büyüyünce Geçer Mi?
Zorbalık pek çok ülkede nefret suçu kabul edildiği için yasal yaptırımları vardır. Ancak durum bu raddeye gelmeden de önlenebilir. İlk olarak yetişkin zorbanın küçüklükte caydırıcı bir ceza ya da tutumla karşılaşmamış çocuk zorba olduğunu anlamalıyız. Tabi ki küçüklükte herhangi bir zorbalık davranışı olmayan, kibar bir çocuğun/ergenin de büyüdüğünde zorba olmayı seçmesi mümkündür. Belki de iş hayatında ezilmemenin tek yolunun ezmek olduğunu, komşularının dedikodularını engelleyemiyorsa kendisinin de dedikodu yapmasının çözüm olduğuna karar vermiş olabilir ama büyük bir çoğunluğun zorbalığı daha okuldayken akranlarından öğrendiği gerçeğini es geçmemeliyiz.
Hayat koşuşturması ne kadar yoğun olsa da anne-babaların çocuklarının sadece fiziksel olarak değil psikolojik olarak da iyi olup olmadıklarını düzenli çocuğun davranışlarını anlamaya çalışmaları gerekir. Çocukların okulda geçirdiği vakitler değerlidir öğretmenlerinde anne-babalar kadar dikkatli olmaları gerekir. Gözlemlediğim kadarıyla asıl sorun hem anne-babaların hem de öğretmenlerin zorbalığı çocuktur, kavga ederek büyürsün, geçer diyerek birer yetişkin olan kendilerinin geçiştirmesidir. Anne-babaların, öğretmenlerin çözümden ziyade olayın üstünü kapamaya yönelik iş birlikçi tutumları olduğunu düşünüyorum. Bu üç maymunluğun daha gelişim çağındaki çocukların o anını mahvetmekle kalmayıp, ilerde de farklı psikolojik rahatsızlıklarla yetişkin bireyler şeklinde üç canavar olarak karşımıza çıkacağını unutmamalıyız.
6 Aralık 2020, Wikipedia, Zorbalık , https://tr.wikipedia.org/wiki/Zorbalık
1 February 2021, Wikipedia, Bullying, https://en.wikipedia.org/wiki/Bullying
Diğer psikoloji yazılarımız; www.insancaakademi.com/category/psikoloji/
Benzer içerikler için İnstagram sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!
Cevap bırak