YAPAY ZEKA

Yapay zekâ, insanın içindeki en eski tutkulardan -homosapiens ve diğer türler arasındaki farkın çok büyük seviyelere ulaşmasını sağlayan- örüntüleri tanıma ve anlama yeteneğinin en gelişmiş halidir. Geçmişten günümüze insan türünü diğer türlerden ayıran en temel özellik etrafında olup biten süreci değişimi kavrayabilme ve adapte olabilmekteki büyük yeteneği. İnsan beyni ile ilgili yapılmış çalışmalar felsefenin ilk yıllarına eski Yunan uygarlığına kadar uzanır. Burada felsefenin kurucuları olarak kabul gören Aristo, Sokrates ve Plato gibi felsefecilerin en dikkat çekici tespitleri insanın en büyük özelliklerinden gördükleri; düşünme sistemi –günümüzde diyalektik olarak adlandırdığımız düşünme şeklinin en ilkel hali-, dili kullanma ve diğer dillerle ilişki kurabilme yeteneği ve zihnimiz duyularımız ve reflekslerimiz.

İnsanlık bu yetenekler sayesinde nüfusunu 7 milyar gibi devasa bir sayıya ulaştırmayı başarmıştır. 20. yüzyılla beraber gelişen matematik ve teknoloji bilim camiasında önemli bir sorunun cevabını bulma konusunda bir yarış başlatmıştır. Bu alandaki en büyük hızlanma algoritma ve bilgisayar sistemlerinin geometrik bir şekilde artması ile olmuştur. Bu denli hızlı gelişen sistemle beraber ortaya atılan insan zekâsının mekanik ve elektronik bir taklidi olabilir mi sorusu birçok film ve romana da konu olmuştur.

İnsan Zihni

Günümüzde artık daha ilkokul yıllarında çocukların bildiği ve öğrenmeye başladığı yapay zekâ insan zekâsının anlamlandırmaya çalışma çabasının en modern halidir. İnsan zihninin en temel çabası adapte olmak ve öngörüde bulunmaktır. Bulutlara bakıp, bulutlar kararmış yağmur yağacak diye başlayan sapiens şu an yüz sene sonraki sorunların oluşabileceğini ve bu sorunların çözümüne kafa yormaya başlamıştır. Bu çözümlerin çoğunun tespiti ve çözümü yarattığımız bu yeni teknolojinin yani yapay zekânın ürünüdür.

Turing Makinesi

1937’de Alan Turing’in Turing makinesi ile başlayan yapay zekâ yolculuğu; günümüzde birçok şirketin en önem verdiği konulardan biridir. Turing tasarladığı makinesinde; hafıza, hafıza işleme, yürütme ve kontrol ünitelerinden oluşan günümüz bilgisayarlarına benzeyen bir sistem hayal etmiştir.

Yapay Zekâ fikri insan zihninin belli özelliklerinin yapay şekilde yaratılması fikri üzerine kuruludur. Bu fikirlerden ilki algoritmalardır. İnsanlar algoritmalar aracılığı ile düşünür. Belli bir sorun üzerinde düşünmek ister. Böylece sorun üzerinde bir çözüme ulaşmak için genel geçer işe yarayan bir çözüm üretmeye çalışır. Bir problem karşısında bulduğu bu algoritmayı da nesilden nesle aktararak daha gelişmiş çözümler bulunmasını sağlar. Mühendislik yine bu algoritmik düşünme sistemi sonucu ortaya çıkmıştır.

İkinci fikir, beynin doğal olarak anlama üzerine kurulu bir sistemi olduğudur. Beyin tüm düşünce ve anılarını şuur ile değerlendirebilecek bir zekâya sahiptir. Beynin bu şuur zekâ ve anlama yeteneği algoritmik bir şekilde tam olarak taklit edilemez.

Üçüncü ve son olarak insan zihninin özünde algoritmik olarak anlaşılamayacağıdır. İnsan beyninin algoritmik fonksiyon ve işlevleri taklit edilebilirdir. Şuur, bilinç ve anlama yeteneği algoritmik bir yapıya sahip değildir ve taklit edilemez.

Yukarıda belirtildiği gibi insan zihninin en modern ve gelişmiş ürünü kendini tekrar yaratma girişimidir. Bunun ne kadar gelişeceğini bugünden tahmin etmek imkânsız. Yeni gelecek insanın kendi eliyle yarattığı bir zihni; anlama ve geliştirme çabasıyla devam edecek gibi gözüküyor.

 

Diğer felsefe yazılarımız; www.insancaakademi.com/category/arastirma-inceleme/felsefe/

 

Benzer içerikler için İnstagram sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!

Muhammet Furkan Dolgun
İstanbul Üniversitesi Fizik bölümünde okuyan, okumayı, yazmayı ve felsefeyi seven bir gezgin.