Sokrates ve Hayatı
Sokrates, antik düşünce tarihinin en önde gelen filozoflarından bir tanesidir. Felsefe tarihinin bir bölümü, Sokrates öncesi ve sonrası şeklinde ayrılarak anlatılmaktadır. Büyük sistemlerin kurulmasına öncülük etmiştir ve eşik olmuştur. Platon(Eflatun) onun öğrencisidir. Sokrates’in ilgilendiği konu ile sofistlerin üzerinde durdukları konu aynıdır. Her ikisi de insan problemini ele almasına rağmen Sokrates sofistleri en çok eleştirenler arasındadır.
Sokrates, değişmez bir şekilde var olan ve insan için bilgi kaynağı olan hakikatin var olduğunu düşünmekteydi. Sofistler doğa ile insanı ayırmış ve yasa dünyasını görelilik esasında ortaya koymaya çalışmışlardı. Onlara karşılık olarak Sokrates, insan dünyasında da tıpkı doğa dünyasında olduğu gibi bir genel geçerliğin var olduğunu varsaymaktadır. Bu temellendirmesiyle birlikte doğa filozoflarıyla da ortak bir yanının olduğu söylenebilir. Sofistlerle her ne kadar fikir ayrılığına düşse de onlarla iş birliği içinde olduğu söylenebilir. Bunlara ek olarak felsefe tarihindeki düşünürler arasında düşünceleriyle yaşamını uyumlu hale getirmiş iyi bir örnektir. Sokrates’in ahlak filozofu olarak anılmasında bu ikisinin bir arada oluşunun önemi büyüktür.
Yaşam Öyküsü Sokrates
MÖ.470 dolaylarında doğduğu düşünülmektedir. Onun düşünsel mirasının bugüne taşınmasındaki en önemli etken öğrencisi Platon’dur. Hatta eğer Platon’un çabaları olmasaydı onun görüşlerinin büyük bir bölümü günümüze ulaşamayacaktı. Atina halk mahkemelerinde hakkında idam kararı verildikten sonra, “Seni haksız yere idama mahkum ediyorlar.” diyen eşine “Sus! Haklı görerek idama mahkum etseler daha mı iyi olurdu?” şeklinde tepki gösterdiği aktarılmaktadır.
Sokrates’in kullandığı yöntem diyalogdur. Karşısındaki kişiye bir takım sorular sorarak bunlara cevap vermesini ister. Böylelikle kendisi sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranarak karşısındakini düşünmeye sevk eder. Sokrates, uzun konuşmaz; kandırıcı güzel sözler kullanmazdı. Kullandığı metod ile öğrencilerini de teşvik etmiş ve onların da diyalog türünde eserler vermesine ön ayak olmuştur.
Sokrates’in yazılı olarak bir metin bırakmadığı bilinmektedir. Bunun nedenini onun eğitim anlayışına da bağlamak mümkündür. Sokrates hakkındaki bilgilere Platon’un başrolünü üstlendiği diyaloglardan; bunun dışında Ksenophon’un, Sokrates’in Savunması, Şölen, Hatıralar gibi eserlerinden ulaşıyoruz. Platon idarecilere karşı olan cesur söylemleri ve sert eleştirileriyle bilinmektedir. Bu yüzden birçok düşman kazanmıştır. Sonuç olarak da MÖ.399 yılında baldıran zehri içirilerek ölüme mahkum edilmiştir.
Ahlak Görüşü
Sokrates bir ahlak filozofudur. Bu nedenle ahlakı, yeni ve sarsılmaz bir şekilde temellendirmek istemektedir. Sokrates için erdem; basit ama aynı zamanda derinliği olan bir şeydir. İnsanın bütün çabalarının nihai hedefi mutluluktur. Mutluluğun en büyük kaynağı ise bilgidir. Sokrates’e göre erdem bilgidir, erdemsizlik ise bilgisizliktir. İnsanın mutluluğa ulaşabilmesi için öncelikle kendisiyle uyumlu olabilmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle kendisiyle uyumlu olmayan kişinin mutlu olması beklenemez. Ayrıca, mutluluğun öğretilebilir olduğunu da savunmuştur. İnsanın aslen iyi olduğunu, kötülüğün önüne geçebileceğini kabul etmekle ahlak alanında tam bir iyimserliği temsil etmektedir. Bu yüzden, ahlak filozofu olan Sokrates’in ahlakı bozmak ile suçlanması ise büyük bir tezat oluşturmaktadır.
Bilgi Görüşü sokrates
Tümevarım yöntemini kullanmaktadır. Sokrates öne sürülen her türlü edinilmiş bilgiyi yok sayan bir düşünce yapısından yola çıkmıştır. Sokrates’in asıl amacı diyalog yöntemini kullanarak insanların aslında bilgiye sahip olduklarını sandıklarını düşündürüp aslında sahip olmadıklarına inandırmaktı.
Sokrates’in Savunması
Halk meclisine çıkarıldığında suçlandığı şeylerden birisi, şehrin tanrılarını savsaklamaktı. Başka bir suçu da Atina’ya yeni tanrılar sokarak, gençleri baştan çıkarmak olmuştur. Sokrates, tanrı tanımaz bir kişi değil; dininin gereklerini yerine getiren birisiydi. Kendisinden sonraki dönemlerdeki etkisi onun ölüme yürürken takındığı tavrıyla daha anlamlı ve kalıcı bir hal almıştır. Düşüncelerini yaşamak uğruna ölmüş bir filozoftur. Başka bir deyişle inandığı değerlere karşı gelmektense ölmeyi tercih etmiştir. Ölümden kurtulması için sunulan teklifleri reddetmiştir; çünkü kurtulmayı kabul etmeyi kendisiyle çelişmek olarak görmüştür. İdamı bir süre ertelenip zindana atılmıştır. Zindanda kaldığı süreçte öğrencileriyle sohbet etmiştir. Kaçması teklif edilmesine rağmen verilen zehri içerek idam edildi. Fakat ölümü sonrası Atinalılar yaptıkları hatanın farkına varmıştır. Onu dava eden bir kişi bu yüzden idam edilmiştir. Sonrasında Sokrates’in bir büstünü yaparak Atina sokaklarına koymuşlardır. Sokrates’in üzerinde durduğu husus kişinin kendisi ile uyum içerisinde olmasıdır.
KAYNAKÇA
Arslan, A. (2008). İlkçağ Felsefesi Tarihi 2 Sofistlerden Platon’a. İstanbul : Bilgi Üniversitesi
Bu yazı İnsanca Akademi Editör Ekibi’nden Dilan Deniz Emeksiz tarafından düzenlenmiştir.
Cevap bırak