Sistematik Duyarsızlaştırma
Güney Afrikalı psikiyatrist Joseph Wolpe tarafından geliştirilen sistematik duyarsızlaştırma belirli durumlara, bireylere ya da nesnelere karşı gösterilen aşırı korku ve kaygı eğilimlerini tedavi etmek amacıyla tasarlanmıştır. Bilişsel davranışçı terapide kullanılmaktadır. Klasik koşullanmanın ilkelerine dayanan sistematik duyarsızlaştırmanın üç temel aşaması bulunmaktadır. İlk aşamasında terapist, danışanlara gevşeme egzersizleri öğretir. Daha sonraki aşamada ise danışanı korku ve kaygıya sürükleyen durumların çoktan aza doğru sıralamasını ister. Son aşamada danışan önce rahatlatılır ve kaygı uyandıran durumu hayal etmesi istenir. En az kaygıya sürükleyen olaydan en çoğuna doğru ilerleyerek sistematik bir şekilde duyarsızlaştırılır.
Gevşeme
Kol, yüz, boyun, omuz, göğüs, mide ve bacak kas gruplarını içeren germe ve gevşeme hareketlerini kapsamaktadır. Wolpe, danışanlara günde iki kez on-on beş dakika gevşeme hareketlerine vakit ayırmalarını ifade etmektedir. Gevşeme vücudun birçok bölümünü hedef alarak terapi süreci boyunca kullanılmaktadır. Gevşeme, hayal edilen kaygı durumlarıyla eşletilerek tedavi gerçekleşecektir.
Kaygı Hiyerarşileri Sistematik Duyarsızlaştırma
Danışanları kaygı ve korkuya sürükleyen olaylar hakkında ayrıntılı bilgiler alınması kaygı hiyerarşilerinin temel adımıdır. Kaygıya ve korkuya sürükleyen durumlar tanımlandıktan sonra danışandan bu olayları en azdan en çoğa doğru listelemeleri istenmektedir. Terapist, anlatılan her bir olayın sıfır ila yüze kadar bir aralıkta değerlendirmesini ister. Sıfıra yaklaştıkça gevşeme düzeyi artmaktadır. Yüze yaklaşan olaylar ise kaygı düzeyinin yüksekliğini belirtmektedir. “Öznel sıkıntı birimleri ölçeği” ile belirtilen değerlendirmenin yapılması için geliştirilmiştir.
Duyarsızlaştırma
Terapist, danışanın azdan çoğa doğru sıraladığı durumlardan en az düzeyde olanı ile başlar. Danışanlar süreç başlamadan önce gevşetilmelidir. Terapist danışanı kaygı ya da korkuya sürükleyen sahneleri zihninde canlandırmasını ister. Örneğin, köpek korkusu olan bir danışandan “ Sokakta yavaş yavaş yürümektesin. Karşında kocaman bir köpek havlayarak ve koşarak sana doğru yaklaşıyor.” gibi olaylar anlatarak danışanın kendini o sahnenin içinde hissetmesini amaçlamaktadır. Olayları danışan zihninde canlandırdıkça kaygı düzeyinin artışını ifade etmesini de ister. Danışandan dönütler alındıkça gevşeme hareketleri yapılmaktadır. Sıralanan her bir maddenin sonrasında danışanın gevşeme ile kendini rahatlamış hissetmesi sağlanarak yaşanan korku ve kaygıların aşamalı olarak aşılmaya çalışılmaktadır. Hayal etmesinin dışında başka yöntemlerde kullanılmaktadır. Örneğin, köpek korkusu olan danışana köpek görselleri, yakınındaki bir odaya köpek getirerek de korku ortadan kaldırılmaya çalışılabilir. Bazı terapistler anlatılan olaylardan sonra gevşeme yerine hoş düşünceler de kullanmaktadırlar.
Bu yazı, İnsanca Akademi Editör Ekibi’nden Dilan Deniz Emeksiz tarafından düzenlenmiştir.
Cevap bırak