Kürk Mantolu Madonna Kitap Analizi
Kürk Mantolu Madonna kitabının, Benim okumuş olduğum basımı Mart, 2014’te Yapı Kredi Yayınları düzenlemesiyle basılmıştır. 160 sayfadır. Eserin ilk basımı 1943 yılında basılmıştır.
Kürk Mantolu Madonna Kitap Özeti
Anlatıcı Ankara’da yaşamaktadır. Kendi halinde ve kendini toplumdan dışlanmış hisseden bir kişidir. Eski mektup arkadaşı olan Hamdi Bey, anlatıcının ile Raif Efendi’nin aynı odayı paylaşacağı işi verir. Raif Efendi’nin sessizliği, hal ve hareketleri anlatıcının ilk etapta ilgisini çeker. Raif Efendi işini yapan, çeviri yapmadığı vakitlerde ise çekmecesinden çıkardığı bir şeyi okumaktadır. Daha sonra sessiz ve sakin tavırlarının altında nasıl bir hareketler olduğunu iyiden iyi merak eden anlatıcı, Raif Efendi’yi yakından tanıyabilmek için hastalanıp işe gelmediği bir gün hem çevirileri götürmek hem de geçmiş olsun ziyaretinde bulunabilmek için evine gider.
Artık işe geri dönemeyecek kadar rahatsızlandığından anlatıcıya bir anahtar verip iş yerinde çekmecesinde bulunan her şeyi getirmesini rica etmiştir. Anlatıcı, diğer eşyalarıyla birlikte kara kaplı bir defter bulup getirmiştir. Raif Efendi defteri yakmasını istemiş ancak anlatıcının yoğun ısrarları sonucu bir gece onda kalıp okumasına izin vermiştir.
Raif Efendi’nin Almanca kitap okuyorum dediği iş yerinde ara ara okuduğu şey aslında bu kara kaplı defteridir. Defter; ‘’20 Haziran 1933 Dün başımdan grip bir hadise geçti ve bana on sene evvelki başka birtakım hadiseleri yeniden yaşattı’’ cümlesiyle başlar. Ve aslında roman esas şimdi başlamaktadır.
Raif Efendi, 20’li yaşlarında babasının isteğiyle gittiği Berlin’de, sabun imalathanelerinde işin inceliklerini öğrenip, babasının sabun imalathanelerindeki işleri geliştirmesi hedeflenmektedir. Berlin’de gündüzleri şehri gezip, akşamlara da sabaha kadar kitap okumaktadır.
Tabloyla Karşılaşma
Bir süre bir fabrikada işe girer. Bir hafta sonu gittiği bir resim galerisinde ‘Kürk Mantolu Madonna adlı tabloya bakakalır. Aslında sanatçının otoportresi olan bu resme aşık olur. Bu tabloya bakarken daha önce hissetmediği duygulara kapılmıştı.
Artık fırsat buldukça bu tabloyu görmeye gider. Bir gün bu tabloyu seyrederken o kadar dalgındır ki onu izleyen bir kadın olduğunu fark etmemiştir. Bu kişi, tablonun sahibi Maria Puder’dir. Maria, Raif’in bu tabloya olan hayranlığının farkındadır. Raif tablonun sahibi ile konuştuğunu öğrenince ise hayatı tamamen değişecektir. Maria Puder, genç yaşta babasını kaybetmiş ve annesi ile birlikte yaşamış, hiçbir erkeğe güvenmemiş bir kadındır.
Raif, Maria’yı çok sever, ancak Maria’nın hislerinden emin değildir. İkisi de rüya gibi günler geçirmektedirler. Maria, bir gün Maria rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldığında kendisiyle ilgilenebilecek kendisine bakabilecek tek kişinin Raif Efendi’nin olduğunu görür. Kadın hislerini açıklamış. Raif, babasının vefat ettiğini öğrenmiş ve Ankara’ya gitmek zorunda kalmıştır. Maria Puder ise annesinin yanına Prag’a gitmiştir.
Raif Efendi bir düzen kurmaya başlamış ve Maria’yla mektuplaşmaktadır. Bir süre sonra, Maria’nın mektupları kesilir. Aradan yıllar geçmekte ama Raif, Maria’dan bir haber alamamaktadır.
Raif, Maria’nın mektupların kesilmesinden on yıl sonra sokakta iki kişiyle karşılaşır. Bunlardan biri Berlin’de kaldığı pansiyonun sahibi Frau van Tiedemann’dır. Karşılaştığı bu adamdan Maria’nın o dönem kendisinden hamile olduğunu, bunu söylediğini ve doğum sırasında öldüğünü öğrenir. Hatta yanındaki kızın kendi kızı olduğunu da öğrenmiştir.
Öleceğini anladığı vakit, bu anıları kaydettiği defterinin yakılmasını iş arkadaşından rica eder. İş arkadaşı ise Raif Efendi ile ilgili bu sırrı çözebilmek ve onu yakından tanıyabilmek için defteri okur.
Kitap Yorumu
Kürk Mantolu Madonna eseri dili oldukça anlaşılır ve yalın bir dile sahiptir. Tabiki burada Sabahattin Ali’nin kaleminin akıcılığı ve dilin yalınlığına mutlaka değinmeliyiz. Yalnız belki daha fazla olay anlatılıyor olsaydı daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Çünkü çok az sayıda olayın anlatılması tabir yerindeyse tadı damakta bırakmaktadır. Karakterlere gelince ise, genel manada benzerlikleri bulunan üç ana karakter olduğunu düşünüyorum. Her üçü de, kişisel hayatlarında uzun gözlem ve analizlere yer vermektedir. Üçünün de birbirlerine karşı önyargıları vardır ve bunları zaman içinde aşacaklardır.
Anlatıcı, Raif Bey’in sessiz ve umursamaz kişiliği hakkında meraklanmış daha sonra da onu itici bularak uzaklaşmıştır. Ama zaman içinde anlayacaktır ki; Raif Bey’in böyle bir insan olmasının da altında yatan, onu bu insan olmaya iten belli sebepler vardır. Raif Bey, hem anlatıcıya hem de Maria Puder’e karşı ön yargı oluşturmuştur. Anlatıcıya güvenmemiş, onun diğer çalışanlar gibi olduğu kanısına varmıştır. Ancak Raif Bey, hastalığında anlatıcının onunla ilgilenişinden bu düşüncelerinin bir ön yargıdan ibaret olduğunu anlayacaktır.
Maria Puder’e olan ön yargısı ise Raif Bey ile mektuplaşırken bir anda mektuplarına cevap alamamasından; Maria Puder’in ondan sıkıldığını düşünmesidir. Son olarak Maria Puder’in Raif Bey’e karşı önyargıları vardır. Raif Bey’in de diğer erkekler gibi olduğunu düşünür ve sevgisinden emin olamaz. Ancak daha sonra anlayacak ve bu aşk için o da çabalayacaktır.
Cevap bırak