ÇOCUK VE BOŞANMA
“Bir çocuğun üç ebeveyni vardır: anne, baba, anne ve baba arasındaki ilişki. Bu üçüncü ebeveyn çok etkilidir.”
Byron Norton
Evlilikler, daima tadında tuzunda ilerleyen ilişkiler olarak karşımıza çıkmaz. Bazen sevginin, saygının tükenmesi, bazen şiddetli geçimsizlik, bazen taraflardan bir ya da ikisinin evlilik yeminini bozmaya yönelik davranışları bu birliktelikleri başka noktalara taşır. Ancak ne evlilik ne de boşanma yalnızca ebeveynler arasındadır. Bu gruba genelde köşeden başka bir izleyici daha dahil olur: Çocuk.
Ayrılık sürecinde sağlıklı bir iletişim kurulsun/kurulmasın, hem çocuk hem de eşler için bir kayıp ve yas havası söz konusudur. Yitirilen bir birliktelik vardır. Huzursuz aile yapısının bitirildiğini izleyen çocukta yas belirtilerine rastlamak mümkündür. Olaya dair hüzün, korunmasızlık, öfke, korku, karmaşa, gerginlik ve hatta mutluluk gibi duygular taşır. Bu duygular gerektiği kadar bulunduğunda çocuğun başa çıkma mekanizmalarının devreye girdiğini anlayabiliriz. Peki, ya daha fazlasıysa?
Zaten “kayıp” olarak gördüğü ayrılık iletişimin kopuk olduğu, hatta kavgalı bir boşanma şeklinde gerçekleşiyorsa çocuklarda bazı davranış değişiklerinden söz etmek mümkündür. Bunlar agresyon, içe kapanıklık, tepkisellik, suçluluk ve regresyon şeklinde sıralanır.
Agresyon
Açık bir iletişim ve anlayışın koptuğu ilişkilerde çocukların agresif davranışlar göstermesi sık rastgelen bir durumdur. Hareketlerinde, konuşmasında, oyunlarında, suskunluğunda bile kendini daima belli eden bir öfke olur. Agresyon erken müdahale edilmediğinde hızla ilerleyen ve çocuğu daha öfkeli bir karaktere yönelten belirtilerdendir. Altta yatan başka duyguların öfkeye dönüşmesiyle oluşur. Örneğin ifade edilemeyen üzüntü ve korkunun bir yansımasıdır. Boşanma gibi hayat eşiklerinde çocukların sağlıklı bir iletişim ve anlayış görmesi, bu gibi yanlış duygulanımların da önüne geçmektedir.
İçe Kapanıklık
Boşanma istatiksel olarak azımsanacak düzeyde olmasa da, çocuk için biricik bir durum gibi yaşantılanabilir. Kendi dünyasında “Yalnızca benim annem babam ayrılıyor, başka kimsenin değil.” hissiyatı duyar. Ve çoğunlukla bu olay hakkında konuşmayı reddeder. İnsanlarla paylaştığında dışlanacağına dair bir yanılgı içerisinde olabileceğinden, paylaşmayarak ve suskunluğa bürünerek kendi kendini “dışlar”. Böylece korktuğu final ile kendi kontrolünde yüzleşir. Bu gibi durumlarda çocuğun kendini açıkça ifade edebileceği bir çevreye sahip olması önemlidir. Sosyal ortamında kavuşamadığı bu rahatlığa bazen çocukların terapi ortamında kavuştuğu görülmüştür.
Tepkisellik
Boşanma sürecinde ve sonrasında bazı çocukların, otorite ifade etsin ya da etmesin, birçok şeye karşıtlık çıkardığı bilinmektedir. “Yemeğini ye.” “Hayır yemeyeceğim.” gibi… Doğru kontrol etmediğimiz süreçlerde tepkisellik zamanla bir çığ gibi büyür. Çocuğun sosyal ve akademik hayatında başlayan bozulmalar, suç örüntüleri meydana gelebilir.
Suçluluk
Biz boşanıyoruz, çocuk neden kendini suçluyor demeyiniz. Belli etse de etmese de bazen çocuklar evliliğin bitiminde en büyük suçluluk payını kendisine verebiliyor. “Ben yaramaz olduğum için. Yemeğimi yemediğim için. Ağladığım için…” gibi düşünceler onları kendi kendilerini suçlamaya itebiliyor. Bu nedenle ayrılık sürecinde iyi bir iletişim kurmak, çocuğa ilişkinin onun yüzünden bitmediğini, anne babasının onu daima çok seveceğini ifade etmek oldukça önemli.
Regresyon
Davranışta gerilemenin karşılığı olan regresyon, çocuklarda boşanma gibi önemli yaşam eşiklerinde görülebilen belirtilerden biri. Her yaşın beraberinde getirdiği veya geride bıraktığı bazı davranışlar vardır. Alt ıslatmak 3-4 yaşında alınan tuvalet eğitimiyle geride bırakılan bir davranıştır mesela. Ebeveyni boşanan 7 yaşındaki bir çocukta alt ıslatma varsa, burada bir regresyon vardır. Ya da parmak emmek gibi. Regresyon belirtileri gösteren çocuklar için bir uzmanın yardımına başvurmak oldukça önem arz etmektedir.
Sonuç olarak…
Boşanma süreci hem ebeveyn, hem çocuk açısından sağlıklı yürütülse dahi zaman zaman profesyonel yardım gerektirebilir. Ebeveyn, eşliğin bitmesinin ebeveynliği bitirmediği çocuğa hissettirip, açık ve anlayışlı bir iletişim kurmalıdır. Bu sürecin bütün taraflar açısından yıpratıcı olmadan ilerlemesi için gerektiğinde yardım alabilmek, daha sonradan ortaya çıkabilecek krizlerin ve ruh sağlığı bozukluklarının önüne geçmektedir.
Terapötik Günler.
Cevap bırak