Bilimde Felsefi Düşünme Metotları Üzerine

 

Felsefe ve fizik ilişkisini anlamlandırmak oldukça zor. Doğru bir altyapı üzerinde bir sonuca varmak gerçekten yapılması çok güç bir iş. Modern fiziğin felsefeye olan bakışını anlamak için fiziğin belki de başlangıcında Newton’un elmasından başlayarak Einstein’ın uzay-zaman göreliliğine ve oradan küçüklerin dünyasına inen yeni bir bilim ve felsefe anlayışını anlamaya çalışacağız.

Bilim Nedir? 

Bilim tanım yapması belki de en zor kelimelerden biridir. Benim tanımımca: bilim, bilgiyi var etmek; var ettiğimiz bilgiye inanmak için geliştirilmiş sistemler bütünüdür. Bu tanım dayanak olarak aslında fiziğin doğuşunda her nesnel olgunun bir eytişimi olduğu savına dayanır. Fiziğin babası Newton, fiziği ve felsefeyi tanrı ile bir bütün olarak görmüştür. Tanrının evrenin arkasında olduğunu, evrenin her yerinde var olduğunu savunmuştur. Ve evrende olan tüm olayları anlık olarak kontrol ettiğini savunmuştur.

 

Einstein’a göre bilim, özgürce ulaşılan bilgi, fikir ve kavramlarla, insan aklının bir yaratısıdır. Bu görüş,  bilimin özünün gerçek olmadığını bir yaratı olduğunu savunur. Ancak bu yaratının insanoğlunun bir gerçekliğe ulaştıracağını gösteriyor. Einstein bu fikrini, fizik teorilerinin gerçek tanımı geliştirdiğini, ifade tanımla ve duyuların izlenimleri ile evren arasında bağ kurmaya çabaladığını ifade etmiştir. Einstein’a göre ortaya konan fikirler, yapılarının geçerliliğini kapsayan temel bilginin ilişkisini ve teorilerin böyle bir bağlantı kurup kurmadığıyla ilgili temel sentezin geçerliliğini ölçebilmektedir. Böylece bilimin ortaya çıkardığı fikir yapıları, bizi bilimsel bilginin özelliklerine ve tanımına götürmektedir.

 

Einstein’a göre bilgi ve hayal gücü ayrılmaz bir bütündür. Ona göre doğanın gerçekliğini algılayabiliriz ve matematize edebiliriz bir modelin en güzel şekilde gerçekleşmesidir. Ayrıca hayal gücü, gerçekliği en iyi imgeleyen; matematik, hayal gücünü en iyi gösteren modeldir.

 

Felsefe Nedir ?

Felsefe, hayal gücünün sistematiğidir. Bu tanımı yalın ve değerli buluyorum. Felsefe ile bilimin ilişkisine baktığım da fiziksel gerçeklerin, felsefi bir düşünme eyleminde gizli olduğunu görüyorum. Felsefenin üzerinde düşündüğü soruları gerçeklik ile bir araya getiren olgulara bilim diyorum. Bunun yanında bu tanımı yaparken felsefenin öz olduğunu düşünüyorum. Ve bilimin öz olan düşünme eyleminin temelinden aldığı güçle yükseldiğini görüyorum.

 

Bu nedenle, ünlü fizikçi Richard Feynman’nın iyi bir bilim adamı olmanın sırrının, “Hangi soruyu sormak gerektiğini bilmede yatmaktadır” sözü bilim adamı gerçekten en iyi tanımladığını düşündüğüm sözdür. Felsefe, soru sormak. Oysa bilim, doğru soruları sormayı öğrenmektir. Doğru sorular, en az değer gören sorular, bundan dolayı en az değeri, gerçek bilgiye götürenler olarak tanımlayabiliriz.

 

Sonuç olarak, bilim ve felsefi metot arasındaki ilişki, düşünme soru bulma ve çözüm gibi temel tanımlıların arasındaki ilişkinin gerçeklik ile buluştuğu yerde var olur. Bilginin en kısa tanımıyla, sorulara verilen cevaplar olarak yalın bir tanım yaparak soruların değerini ortaya koymuş oluruz. Soru sormaya duyulan istek merak, bilimi ve felsefeyi gerçek bilgiyi yaratan duygudur.

 

 

 

 

Muhammet Furkan Dolgun
İstanbul Üniversitesi Fizik bölümünde okuyan, okumayı, yazmayı ve felsefeyi seven bir gezgin.