Beethoven ve Ay Işığı Sonatı
Klasik müzik dendiği zaman akla gelen isimler vardır. Bizim konuğumuz zor geçen çocukluğu, duyma problemleri ve besteleri ile akıllarda yer etmiş bir karakter. Elli altı yıllık yaşamına 9 senfoni, 5 piyano konçertosu, 32 piyano sonatı, 16 yaylı dörtlüsü ve tek operası Fidelio’yu sığdırmış Alman bir besteci ve piyanistten bahsediyoruz.
Ludwig van Beethoven
1770 – 1827 yılları arasında yaşamış, müzik kariyerinde Klasik dönemden Romantik döneme geçişte büyük rol oynamıştır. Ardında 9. Senfoni ve 5. Senfoni gibi ünlü eserler bırakmış olsa da biz, soluk bir gecedeki Ay Işığı’nın gergin tellerdeki siyah beyaz vurgulara yansımasını konuşacağız. Ay Işığı Sonatı.
Ay Işığı Sonatı (Moonlight Sonata):
Beethoven yirmili yaşlarının başında işitme problemleri yaşamaya başlamıştır. 1801 yılında, 31 yaşında, Do Diyez Minor (C-Sharp Minor) Tonu üzerine piyano sonatı olarak Ay Işığı Sonatı’nı bestelemiş ve 1802 yılında galasını kendisi yapmıştır. Eserin asıl ismi ‘Quasi una Fantasia’, yani Neredeyse Bir Düş olarak betimlenmiştir.
Eserin yazımı konusunda bilindik bir efsane söz konusudur. Efsaneye göre, Beethoven bunalımda olduğu bir dönemde çok iyi piyano çalan bir kız ile tanışır. Fakat kızın kör olması ünlü besteciyi çok üzer ve bunun üzerine Beethoven küçük kızdan bir dileğini söylemesini ister. Küçük kız hayatında hiç Ay ışığını göremediğini söyler ve ondan kendisine bunu betimlemesini ister. Sanatçının bu dilek üzerine Ay Işığı Sonatı’nı bestelediği rivayet edilse de, bunlar efsaneden öteye gidemeyen romantik hikayeler olarak kalmıştır. Eserin bestelenme hikayesi ve bugünkü ismini alışı da konumuza dahil olacaktır.
Bestelenme ve İsim;
Eserin bestelenme hikayesi hayranlıkla birlikte sevgi bağlarıyla şekillenmiştir. Beethoven, eseri kendisinin hayranı ve aynı zamanda öğrencisi olan Kontes Giulietta Guicciardi için besteleyip ona ithaf etmiştir. Aralarında ilişki olduğu iddia edilse de Beethoven’ı tanıyanlar onun hep aşık olduğunu ama hiçbirinin yedi aydan uzun sürmediğini söylemişlerdir.
Eserin günümüzdeki ismi de onu besteleyenden değil yorumlayan bir şairden gelmiştir. 1932 yılında Alman şair Ludwig Rellstab, eseri ‘Gölde parlayan bir ay ışığı gibi’ diyerek betimleyecek ve eser yazıldıktan 31 yıl, Beethoven hayatını kaybettikten 5 yıl sonra ‘Ay Işığı Sonatı’ ismini alarak akıllara kazınacaktır.
Eseri Öne Çıkaran Nedir?
Bu eseri diğer sonatlardan, eserlerden ayıran fark nedir? Ünlü olmasını sağlayan noktalar nelerdir biraz da bunlara bakmamız gerekmektedir. 17. Yüzyıl sonları ve 18. Yüzyıl başlarında piyano eserleri hızlı, dinamik ve enerjik eserler olması ile dikkat çekmişlerdir. Sanatçılar renkli temalar işlemeyi ön planda tutup zamana ayak uydurmuşlardır.
Zamanın sanatının tersine bu sonat ağır bir başlangıç (adagio sostenuto), daha canlı ikinci bölüm (allegretto), fırtınalı ve yoğun bir kapanış (presto agitato) sunmaktadır. Gittikçe hızlanan bir yapıya sahip olan eser, o dönemden günümüze kadar etkileyiciliğinin yanında kalitesi ile de varlığını sürdürmektedir.
Bir daha Beethoven görüp bir kez daha ‘Ay Işığı’ duyar mıyız bilinmez fakat yıllardır süregeldiği gibi uzun yıllar daha bu sanatın motiflerini duyup, görebilme dileğiyle.
Başvurular
http://207.154.194.140/category/sanat/
ttps://bilimkutusu.com/tr_TR/blog/article/beethoven-moonlight-sonata
Bu nasıl bir yazıdır ki sanki o zamanlarda yaşıyormuşcasına. Yazarın geleceği parlak. Kariyerinde başarılar dilerim.
Teşekkür ederiz