ÖLÜMÜN FELSEFESİ
Heideger’de Ölümü Anlamak
Ölüm, bir insanın biyolojik olarak canlılığın sona ermesidir. Düşüncelerimiz, yaşamımız ve yaşamadıklarımızla beraber varlığını yitiren bir madde gibi yok olmamızdır. İnsan düşünerek yaşayan bir canlıdır. Bu düşünce onu gerçekten korkak yapan şeydir. O kadar çok düşünmeye ve korkmaya meyillidir ki doğası kendini korumak için paranoyak bir korku ile tüm hayatını bu koruma iç güdüsü ile yaşar. Bu korku ölümden yok olmaktan ve hayvani doğası gereği dışarıdan gelen uyarılara verdiği tepki ile gelişir.
“Biz varken geleceğin olmaması; ölüm varken de bizim olmayışımızdır”
Modern İnsan ve Ölüm
Yaşyarak tamamen iç güdülerimizle devam ettiğimiz yaşamak eylemsili felsefe ile ilgili bir analiz de ölümün gerçek doğasını bir korku ile var eder. Ölümü var eden insanın ondan duyduğu korku değildir. İnsanın sonunu bildiği halde ölümü yadsıyarak yaşamasında aslında öleceğini bilen bir idam mahkumunda ki kabulleniş gibidir. Ölüme giderken mahkum bir kabulleniş ve tamamen bir boşvermişlik duyar. Ölümle gerçekten karşılaştığında ise tamamen inkar eder hem korkusunu hem kendini bir duruma bürünür.
Heideger ve Ölüm
Heidegger’e göre insan var oluşunun anlam kazanması için ölüm şarttır. Çünkü var olan her varlık yok olmalıdır. Yok olamayacak tek varlık, varlığın özüdür. Bu öz bir metafizik değil bir diyalektik olarak açıklanmalıdır.
Heideger ve Dasein
Heidegger’in Dasein’i bu var oluşu tanımlar. Dasein, var oluşu ölümle mutlak sınırlandırmasının sebebi zamanın insan doğası gereği bir kip olması. Çünkü varlığı sınırlayan varlığın özü zamandır. Zaman sınırları arasına girmeyen her tartışma da Heidegger’e göre metafiziktir. Bu metafizik, ölümün sınırları arasında olmadığı bir Dasein olamayacağını söyler. Ölüm insanla birlikte var olur. İnsan doğduğu andan itibaren ölümünü yanında taşır. Ölümün kendi zamanı vardır. Zamanla ilgili yapılan tartışmalar varlığı sınır kabul etmek zorunda kalır.
Çünkü insanın özünde bir zaman algısı olsa dahi metafizik kökte zaman yanılgıdır. Dasein olmasaydı zaman kavramını yapmak imkansızlaşırdı. Çünkü entropi eksilme ve bozulma sayesinde bir zaman tanımı yapmak mümkün oluyor.
Ölüm insanın yüzleşmekte en zorlandığı gerçektir. Hayatı boyunca bu gerçekten kaçar kimi zaman bu gerçeği yadsır ve hayatına ölüm yokmuş gibi devam eder. Bir yakınını kaybettiğinde bir cenazeye gittiğinde ancak hatırlar ölümü. Hayatı boyunca ölümle sırt sırta yaşar korkusu sınırları ve varlığı hep onunla var olur. Metafizik bir çözümleme yapmadan ölümden sonra ile ilgili konuşmak imkansızdır. Diyalektik bir ölüm tanımı insanın kendi doğası gereği yarattığı bir çırpınıştır sadece.
Diğer felsefe yazılarımız; www.insancaakademi.com/category/arastirma-inceleme/felsefe/
Benzer içerikler için İnstagram sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!
Yorumlar