Savunma Mekanizmaları
Savunma mekanizmaları, bir kişiyi kabul edilemez düşünce veya duygulardan kaynaklanan endişeden korumak için bilinçsizce kullanılan psikolojik stratejilerdir. Doğası gereği kötü değildir savunma mekanizmaları; insanların acı verici deneyimlerden geçmesine veya enerjilerini daha verimli yönlendirmesine izin verebiliyor. Bununla birlikte, eğer savunma mekanizmaları orantısız yani çok sık veya çok uzun süre kullanılırsa anksiyete durumları, fobiler, takıntılar veya histeri gibi psikopatolojik bozukluklar gerçekleşebilir.
Savunma mekanizmalarını ilk olarak 19. yüzyılda Sigmund Freud, id, ego ve süper-ego’nun bilinçaltı savunmalarıyla bağlantılı olarak tartışmaya başladı. 20. yüzyılda ise Sigmund Freud’un kızı Anna Freud , savunma mekanizmalarını daha açık bir şekilde tanımladı. Ve analiz etti. İlerleyen yıllarda, diğer psikanalistler de savunma mekanizmaları üzerinde çalıştı. Ve savunma mekanizmalarının sayıları ve kategorileri arttı.
Sigmund Freud, egonun işinin, id’in saldırgan ve zevk arayan dürtüleri ile süper-ego’nun ahlaki kontrolünü dengelemek olduğunu söyler. Freud’a göre kaygı duyguları, ego’nun id ve süper-ego arasındaki çatışmaya aracılık edememesinden kaynaklanıyordu. Freud, bu çatışma ortaya çıktığında egonun savunma mekanizmaları olarak bilinen çeşitli koruyucu önlemler ile dengeyi yeniden sağlamaya çalıştığına inanıyordu. Acı veren olaylar ve başa çıkamadıkları duygular, bireysel bir kaygıya neden oluyor ise bireyler bu kaygıyı azaltmak hatta ortadan kaldırmak ister. Bunu yapmak için, bireyin bilinçsiz zihni, kaygıyı azaltmayı amaçlayan bilinçsiz koruyucu davranışlar olan ego savunma mekanizmalarını kullanır. Genellikle bilinçli olan ego, kendinin kaygı tarafından boğulmasını önlemek için bilinçsiz çabalara başvurur. Bu yüzden, savunma mekanizmalarını kullanırken onları kullandığımızın farkında değiliz. Dahası, bu mekanizmalar gerçekliği çarpıtabilecek çeşitli şekillerde çalışıyorlar. Freud’a göre hepimiz, ego savunma mekanizmalarını başa çıkamadığımız durumlar ve duygular için kullanıyoruz.
Aşağıda belli başlı savunma mekanizmaları verilmiştir:
Bastırma:
Bastırma, bireyde acı, korku, endişe, suçluluk gibi duygular uyandıracak olay ve anıların uzaklaştırılmasıdır. Bu duruma, bilinçsiz bir şekilde unutma denilebiliyor. Kişiler hoş olmayan anılarını bilinçsiz zihnin derinliklerine saklar ve bilinçli zihin, bu anılara erişemez. Saldırıya uğramış bir kişinin, bu olay hakkında hiçbir şey hatırlamaması bastırmaya örnektir.
Bunun yanı sıra baskılama, belirli fobilerin veya açıklanamayan davranışların kökenini açıklamaya yardımcı olabiliyor. Çünkü kişinin bazı açıklayamadığı fobiler ya da davranışlar, olay anından beri bastırılan travmatik çocukluk deneyimlerinden kaynaklanıyor olabilir. Örneğin; çocukluk çağında kedi tarafından tırmalanan bir yetişkin; bu anıyı bastırıp hayatının ilerleyen dönemlerinde yoğun bir kedi fobisi geliştirebilir. Ya da çocukken ebeveyni tarafından istismara uğrayan ve bu anıyı bilinçsiz şekilde unutan yetişkin, hayatının ilerleyen süreçlerinde ilişki kurmakta zorluk çekebilir. Bu tarz kötü deneyimlerden dolayı ortaya çıkan fobiler ya da davranış bozuklukları, psikoterapi ile giderilebilir. Çünkü kişinin bastırdığı anılar, hiçbir zaman tamamen silinmiyor. Psikoterapi ile anılar tekrar bilinçli zihne çekilip üzerinde çalışılabiliyor.
İnkar:
Bir kişinin kabul edemeyeceği kadar yoğun acı, korku ya da suçluluk gibi negatif duyguları içeren bir gerçeği kabul etmeme durumudur. En yaygın kullanılan savunma mekanizmalarından biridir. Dış olaylar, zihinde reddediliyor ve böylece duygusal etkisi ile başa çıkmak zorunda kalınmıyor. Başka bir deyişle, acı verici duygulardan ve deneyimlerden bilinçsizce kaçınılıyor. Çocuğunu kaybeden bir ailenin, çocuğunun odasını ölümünden sonra aynı şekilde tutması durumu. Ya da kanser hastasının, doktorların iyi tedavi uygulayamadığı ve yeni bir doktor ile iyileşebileceğini iddia etmesi inkara örnek olarak verilebilir.
Karşıt Tepki Oluşturma:
Hissedilen duygular kaygıya sebep olduğunda, kişinin hissettiği duyguya tam tersi şekilde davranması ve ifade etmesi durumuna karşıt tepki oluşturma denir. Birine romantik duygular beslerken ondan nefret ettiğini söylemek; Aslında çok sinirlenilen bir duruma kahkahalar gülme. Ya da hiç çocuk istemeyen bir kadının, mükemmel bir anne olması karşıt tepki oluşturmaya örnektir.
Yansıtma:
Kişinin, kabul edilemez ve rahatsız edici duygu ve düşüncelerini bir başkasına atfetmesi durumuna yansıtma denir. Örneğin; birinden hiç hoşlanmıyorsanız, asıl onun sizden hoşlanmadığına inanabilirsiniz. Ya da birine aşıksanız, onun sizi sevdiğini düşünebilirsiniz. Bu savunma mekanizmasında, kişinin kendi duyguları hakkında içgörü eksikliği vardır. Bunun yanı sıra, rahatsız edici duygunun ya da düşüncenin, egonun tanıyamayacağı şekilde ifadesine izin verildiği için kaygının azalmasını sağlar.
Geri Çekilme:
Kişiler başa çıkamayacakları ve onlarda stres yaratan olaylara maruz kaldıklarında, daha önceki gelişim aşamalarında kullandıkları davranışlara geri döner. Bu sayede, kaygıdan arınmış oldukları bir yaşam dönemine geriliyorlar. Acı veren bir olaydan sonra cenin pozisyonunda uyumak. Kötü bir haber aldığında ağlamak. Ve hoşlanılan kişiden bir şey isterken çocuksu ses tonu kullanmak geri çekilmeye örnektir.
Akıllaştırma:
Kabul edilemez bir güdüyü, duyguyu ya da davranışı mantıklı bir şekilde açıklamayı içeren ve aynı zamanda, davranışın asıl sebeplerinden kaçınmayı sağlayan bir savunma mekanizmasıdır. Kişi, daha kabul edilebilir sebepler bularak davranışını veya duygusunu haklı çıkarabiliyor. Bu sayede kişi, kaygıyı engellemenin yanında benlik saygısını da koruyabiliyor. Sınavına iyi hazırlanmayan bir öğrencinin, düşük not aldığı zaman öğretmenini suçlaması bir akıllaştırma örneğidir.
Yer Değiştirme:
Kişinin uygunsuz ya da rahatsız edici duygularını ve dürtülerini, asıl kaynak yerine daha kabul edilebilir ve daha az tehdit içeren nesneye veya kişiye aktarmasına yer değiştirme deniyor. Özellikle öfke ve kızgınlık için kullanılan en yaygın savunma mekanizmalarından biridir. Patronuna kızan çalışanın, patronuyla tartışmak yerine odasındaki masaya yumruk atması. Ya da ebeveynine kızan çocuğun, küçük kardeşine bağırması yer değiştirmeye örnektir.
Yüceltme:
Toplum tarafından kabul edilemez dürtüleri veya başa çıkılamayan duyguları, sosyal olarak uygun ve kabul edilebilir şekilde ifade etmeye yüceltme denir. Kişi bu dürtüleri, iş ya da hobi gibi daha üretken bir kanal aracılığı ile yönlendirir. Öfke problemi olan birinin, boksör olması. Ya da kişinin cinsel dürtülerini; resim yapma ve roman yazma gibi sanatsal yollarla ifade etmesi, yüceltmeye örnektir.
Kaynaklar
Baumeister, R. F., Dale, K., & Sommer, K. L. (2002). Freudian Defense Mechanisms and Empirical Findings in Modern Social Psychology: Reaction Formation, Projection, Displacement, Undoing, Isolation, Sublimation, and Denial. Journal of Personality, 66(6), 1081–1124.
Cramer, P. (2015). Understanding Defense Mechanisms. Psychodyn Psychiatry 43(4), 523-52.
Freud, A. (2004). Ben ve Savunma Mekanizmaları (Çev. Y. Erim). İstanbul: Metis Yayıncılık Ltd. (Orijinal yayın tarihi, 1936).
Schultz, D.P., & Schultz, S.E.(2013) Theories of Personality (10th ed.) USA: Wadsworth, Print.
Cevap bırak