BİLİNÇ: ALADDİN’İN LAMBASINDAN CİNİN NASIL ÇIKTIĞI SORUSU KADAR AKIL ALMAZ MI?
Beyin salt bir organ olarak yarım küre biçimindedir. İnsan dünyası ise bin bir renkli… Kimi felsefeciler gri beyinden bilincin renkli dünyasının nasıl meydana geldiğini anlamanın insan için olduğunu düşünür. Thomas Henry Huxley bir bilinç durumunun nasıl doğduğu sorusunun Aladdin’in lambasından cinin nasıl çıktığı sorusu kadar akıl almaz olduğunu söyler.
Zihin beden tartışmalarının odağını zihin-beden ikiliğinin sorunsalı oluşturur. Peki, zihinle-beden arasında ne tür bir ikilik sorunsalı vardır?
Zihin beden ilişkisi
Zihinden söz edildiğinde genellikle duyumların, inançların, isteklerin, bir arada olduğu bir bütünden söz edilir. Beden ise fiziksel şeyleri barındıran bütündür. Bir kişinin kendi zihin deneyimi kendisine özgüdür, kendi zihin durumlarımıza doğrudan aracısız erişebilme olanağı varken, bir başkasının zihin durumlarına anlattığı ve davranışlarına yansıdığı şekli ile erişebiliriz. Herkesin kendine has zihin durumları olduğuna göre şöyle bir soru sorabiliriz, uzlaşılabilecek geçerli bir bilinç tanımına ulaşılabilir mi? Cevap hayır. Her canlının bilinç düzeyi farklıdır. Mesela bir kuş gibi deneyimleyemeyiz.
Bir başkası siyah renk gördüğü zaman nasıl bir şey hissettiğini tahmin edebiliriz, çünkü biz de o hissi yaşıyoruz ve tür olarak aynı sinir sistemine sahibiz. Ama bir kuş olmanın ne demek olduğu konusunda hiç bir fikrimiz dahi olamaz çünkü onlardan tamamen farklıyız.
Bilinç karşısında septik yaklaşan düşünürler, bilinci doğaüstü bir şey olarak görürler. Bilincin bilinmezliği insanın bilişsel yetilerindeki noksanlıktan kaynaklanır. Bilinci açık olduğu halde organlarına hükmedemeyen birinin bilinçsiz olduğunu söyleyebilir miyiz? Ya da felç geçiren birinin bilinçsiz olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu sorunun cevabına hayır yanıtı geçerli olur. O halde bilinci başka temeller üzerinden araştırmak zorundayız. Bilinci nasıl açıklamalıyız? Basit bir şuur tanımı ortaya koyamıyoruz. Bunun sebebi günlük hayatta anlam yoğunluğundan sebep “şuur” sözcüğünü kullanan insanların aynı tanımda kullanmamasından ortaya çıkıyor. Bilinci araştırmaya başladığımızda da bilinmezlikle karşı karşıya kalıyoruz.
Descartes’te bilinç zihinsel alana özsel bileşendir. Bilinçlilik ise kendi zihin durumlarının farkında olma durumudur. Çeşitli disiplinler ve bu disiplinler içindeki anlayışlara göre farklı bilinç açıklamaları yapıldığı görülür. Psikolojide yapılan bilinç tanımı ile sosyolojide, felsefede veya antropolojide yapılan bilinç tanımları çok farklı anlamdadır.
Daniel C.Dennett “yalnızca bilinçli olayları bilinçdışı olaylar bağlamında açıklamış olan kuram bilinci tam anlamında açıklayabilir.” derken bilinç tanımlamalarının ne düzeyde olduğunu ortaya koyar.
Kaynakça:
DESCARTES, R., Felsefenin İlkeleri, Say Yayınları, Çev: Mesut Akın, 1983.
DENNETT, D., Bilinç Açıklanıyor, Alfa Yayınları, Çev: Sibel Kibar, 2017.
LOCKE, J., İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme -1/2, Öteki Yayınevi, Çev: Meral D.Topçu, 1999.
Diğer felsefe yazılarımız; www.insancaakademi.com/category/arastirma-inceleme/felsefe/
Benzer içerikler için İnstagram sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!
Cevap bırak